NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ ابْنِ
أَبِي لَبِيدٍ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
قَالَ
سَمِعْتُ
ابْنَ عُمَرَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تَغْلِبَنَّكُمْ
الْأَعْرَابُ
عَلَى اسْمِ
صَلَاتِكُمْ
أَلَا
وَإِنَّهَا
الْعِشَاءُ
وَلَكِنَّهُمْ
يَعْتِمُونَ
بِالْإِبِلِ
İbn Ömer (r.a.)'dan
(rivayet edildiğine göre) Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Sakın çöl arapları
(şu yatsı) namazımızın ismi hususunda sizi tesir altına almasınlar, Uyanık
olun! Bu (namaz) yatsı (namazı)dır. Fakat onlar develeri yüzünden yatsıyı gecenin
karanlığına kadar geciktirirler."
İzah:
Müslim, mesâcid; Nesâî,
mevakît; îbn Mâce, sala; Ahmed b. Hanbel, II, 10, 19,49, 144.
Sindî'nin açıklamasına
göre "Ateme, karanlık demektir." Çöl arapları develerinin sütlerini
sağmakla meşgul oldukları için yatsı namazını gecenin karanlığı iyice çökünceye
kadar geciktirdiklerinden yatsı namazına mecazen ateme (karanlık) ismini
vermişlerdir"
Oysa Müslim'in
Sahih'inde rivayet edildiğine göre "bu namaz Allah'ın Kitabında İşâ diye
isimlendirilmiştir. Araplar arasında bir işin veya bir şeyin ismi daha ziyade
kendi kavimlerinin ileri gelenlerinin ağzından çıkan kelimelerle belirlenip
şekillendiğinden, Resul-i zişan efendimiz çöl arapla-rının ileri gelenlerinin
yatsı namazına ateme ismini vermelerinin, bu ismin bütün araplar arasında
yaygınlaşarak, Allah'ın kitabında yatsı namazı için belirlenmiş olan
"işa" ismini unutturacağından korkmuş.ve bu endişeyle yatsı namazı
için ateme ismini kullanmayı âdet hâline getirmekten onları sakındırmıştır.
Çünkü yüce Allah bu namaz için bir ismi belirledikten sonra o ismi bırakıp da
O'na başka bir isim vermenin çirkinliği meydandadır.
Öyleyse uygun olan bu
namaz için Allah'ın kitabında belirlemiş olduğu ismi kullanmayı âdet hâline
getirmektir.Avnü'l-Ma'bud yazarının açıklamasına göre, "Hadis-i şerifte
yasaklanmak istenen, yatsı namazı için "ateme"yi âdet hâline
getirmekse tenzihen mekruhtur. İmam Nevevî bu görüştedir."